DİSKALKULİYE SAHİP ÇOCUKLAR

14 Temmuz 2020 Salı
Diskalkuli, bireyin ortalama bir zekaya sahip olmasına ve yeterli bir öğrenme ortamına maruz kalmasına rağmen temel aritmetik becerilerin ediniminde güçlük yaşaması durumu olarak tanımlanabilir. Toplumdaki yaygınlık oranı %3 ile %6 aralığındadır.
Sayısal çekirdek bilgisinin bileşenlerinden biri olan tam sayma becerisi anlık görme ile en fazla dört olan nesne sayısını saymadan bilme yetisi olarak tanımlanan saymadan anında bilmeyi (sanbil), saymayı ve zihinden hesaplama yapmayı mümkün kılmaktadır.
Kaufmann ve arkadaşları tarafından sanbil yetisi; az sayıdaki nicel çoklukların sayısını değerlendirmede hızlı (40-100 ms/madde), doğru ve güvenilir olarak tanımlanmıştır. Clements (1999) sanbil yetisinin algısal ve kavramsal olmak üzere iki türünün var olduğunu belirtmektedir. Algısal sanbilin, sanbilin orijinal tanımına daha yakın olduğunu, matematiksel işlemleri kullanmaksızın bir sayıyı tanıma olarak ifade eder. Örneğin bir çocuğun öğrenilmiş bir matematik bilgisi olmadan “3 nesneyi” algısal sanbil yetisiyle algılayabildiğini aktarmaktadır. Bununla beraber Matematik öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerin yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında sanbil görev testlerinde yavaş oldukları ve sanbil yetisinde yetersiz oldukları belirtilmiştir.
Geary (1993) matematik öğrenme güçlüğünün alt türlerini; işlemsel (procedural) güçlükler, anlamsal (semantik) bellek güçlükleri ve görsel-mekansal güçlükler olmak üzere üç başlık altında ele almıştır. İşlemsel güçlükler; işlem yaparken sık sık hata yapma, yetersiz kavramsal anlama, sıralamada güçlükler yaşama gibi güçlükleri barındırır. Anlamsal bellek güçlükleri; matematiksel olguları hatırlama ve yanlış sayıları filtreleme problemlerinin varlığını ifade eder. Görsel- mekânsal güçlükler ise matematiksel kavramları uzamsal olarak göstermedeki ve modeller, diyagramlar gibi uzamsal bilgiler sunan şekilleri yorumlamadaki güçlükleri kapsar.
Matematik öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar, ilkokuldan başlayarak yaşıtlarının gerisinde kalmakta ve zaman ilerledikçe ise aralarındaki fark giderek artmaktadır. Bu nedenle güçlük çekilen matematiksel kavram ve konu sayısında artışın önünün erken tanı ve doğru eğitsel müdahale ile alınması oldukça önemlidir. Aslında bu durum normal öğrenciler için de geçerlidir. Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuğun matematiksel performansını gözlem ve değerlendirmeler ile takip ederek eksiklik ve yetersizliğin olduğu durumlarda müdahale etmesinde yarar vardır. Zira matematik konularının birbirleri ile olan sıkı ilişkisi veya binişikliği her konuyu bir sonraki konunun öğrenilmesinin önkoşulu haline getirmektedir. MÖG yaşayan öğrencinin matematik performansının belirlenmesi, güçlü ve zayıf yönlerinin ayrıntılı bir şekilde ortaya konması müdahale yönteminin belirlenmesi açısından önem arz etmektedir. Örneğin çocuk iki nesne grubunun toplamını bulurken ikinci sayıyı birinci sayının üzerine sayarak mı buluyor yoksa birden başlayarak hepsini mi sayıyor, yine işlemi gerçekleştirirken parmaklarını sayarak mı işlemi yapıyor yoksa zihinden mi yapıyor, diğer taraftan işlemi yavaş mı yapıyor yoksa hızlı mı? Benzer şekilde işlemi yaparken kendisini nasıl hissediyor, kaygılı mı, özgüvenli mi? bunların hepsi aslında çocuğa yönelik müdahale yönteminin nasıl olması gerektiğinin ipuçlarını vermektedir. Bireyin özelliklerinin detaylı bir şekilde belirlenmesinden sonra öğretim yöntem ve tekniği ile beraber kullanılacak materyalin seçimi ve doğru kullanımına sıra gelecektir (Mutlu, Olkun, 2019).
Diskalkuliye sahip çocuklara matematik öğretimine dair beş öneri şu şekilde sıralanabilir;
1- Çocuğun matematik performansı, güçlü ve zayıf olduğu alanlar, detaylı bir şekilde belirlenmeli.
2- Öğrenme süreci, çocuğun bilişsel özellikleri kadar duyuşsal özellikleri dikkate alınarak yapılandırılmalı.
3- Kavram ve beceri analizi yapılarak öğrenme süreci küçük anlamlı adımlara bölünmeli ve tekrar yapılarak ilerleme sağlanmalı.
4- Somut-yarı somut-soyut sıralı stratejiye uygun öğrenme ortamları oluşturulmalı.
5- Çocuğun matematiksel dili, işlenen konu dikkate alınarak, tüm zenginliğiyle, doğru bir biçimde öğrenmesine özen gösterilmelidir (Mutlu, 2019).
Zira diskalkulik çocukların matematiğe dair duyuşsal özellikleri matematik öğrenme sürecini olumsuz yönde etkilemektedir. Çocukların matematiğe dair tutum, algı, motivasyon ve kaygıları bilişsel özelliklerini etkileyerek matematik performansını düşürebilmektedir. Bu nedenle çocukların duyuşsal özelliklerini iyileştirmeye yönelik öğrenme ortamları oluşturmak oldukça önemlidir.
Okur Yorumları
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: ip adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle pa ylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.